18 Mayıs 2007 Cuma

Aydın bütünle uğraşmak zorunda...

Utku Özmakas şunu yazmış:

"Çağın tini" sizin de
[İskender Savaşır] Mesele'deki [Mart 2007] söyleşinizde ifade ettiğiniz üzere bütünle uğraşmayı olanaksız kılıyor. Öyle ki artık aydının rolü de "bütün"ü kurtaracak çözümler üretme olmamalı. Söz konusu üç argümanın da taşıdığı "bütün(lük)" kaygısı bana olanaksız bir deneyimi çağrıştırıyor.

Bütünle uğraşmanın ve bunun zorunluluğunun olanaksızlaştırıldığını sanmıyorum. Belki uğraşılan bütünlerin boyutları ufalmış ya da bir ekip çalışması içine girilmiş olabilir ama sonuçta bütünlerle uğraşılıyor, bütünler üzerine kafa yoruluyor.

Her ne kadar global düşünüp yerel davranmak gibi bir slogan yerleşmişse de, bu nasıl oluyor ben pek anlayamıyorum. Niye global düşünme ihtiyacındayız? Eylemimizi, düşündüğümüzü yaşama geçirirken bizim dışımızdaki dünyayı da hesaplarımıza katmak için değil mi? Eğer bunu yapıyorsak, eylemimiz veya davranışımız nasıl yerel olabiliyor? İnsan fiziksel olarak hem burada hem de başka bir yerde olamayacağına göre, zaten her zaman yereldir. Herhalde bahsedilen bu değil. Buradaki yerel, bir sınır çizmeyle ilgili. Kastedilen muhtemelen bir mahalle veya işle evimiz arasındaki dünyamız da değil. Bu tür dünyada davranışta bulunabilmek için global düşünmenin bir anlamı yok. Zararlı bile olabilir. Niye global düşünürüz ki zaten? Daha global veya küresel oluşumların, gruplaşmaların temelini atmak, bu tür yapılanmalara destek olmak için değil mi? Bunu bir kafamızın bir yerinde tutarak tekrar yerel sorusuna dönecek olursak, burada kastedilen aslında fiziksel bir yerel değil, sadece gördüğümüz, dokunduğumuz, konuştuğumuz küçük, çok küçük fiziksel dünya değil bahsedilen. Daha büyük bir şey ve hatta bazen İstanbul boyutlarında bir kent (bazı yerlerde ülke deniyor bu boyutlardaki yerleşimlere), bir bölge veya hatta bir ulus-devlet toplumu. Sanki kastedilen, “küresel düşün, ulusal veya kültürel davran” gibi bir şey. Neticede çok da yerel bir davranma söz konusu değil, sadece daha ufak bir bütünün sınırları içinde davranış geliştirmekten bahsediyoruz. Bu bir.

İkinci meseleyse, yine başta değindiğim, global bakış açısı veya stratejisi ürettikten sonra nasıl yerel davranıldığı sorusu? Tüm diğer “yerelleri” dikkate alarak veya bunlar üzerinde hegemonik bir yapıya dönüşmüş küreselleşmenin değerlerinden hareket ederek üretilen eylem-öncesi safhanın sonucunda ortaya çıkan eylemin, davranışın neresi yerel oluyor veya nasıl sadece yerel oluyor? Bir kere davranışın kendini ifade ettiği alan zaten çoğu kez yukarıda tanımladığım fiziksel yerel değil, daha ufak küresel anlamında bir yerel (boyutları değişen). İkincisi, davranışı üreten beyin, verilerinin önemli bir kısmını ve hatta bu slogana göre tamamını (verilerinin bir kısmı veya tamamının ve tüm analizin globalliği söz konusu bu slogana göre) globallik üzerinden alıyor, üretiyor ve işliyorsa, davranışın kendisi nasıl yerel olabilir? Yerel demekle yerel olmaz. Eylemin ne tür iletişim ağlarının sonucu olarak biçimlendiğine bakmak gerekiyor. Davranışınızın düşünsel kaynağını büyük çapta Batı Aydınlanmacılığına borçluysanız ve yereliniz Andaman adaları veya o kadar abartmaya da gerek yok, herhangi bir Doğu Asya ülkesiyse, pek yerel davranmış olmuyorsunuz. Tabii burada global düşünmeden ne kastedildiğini de sorgulamak gerekiyor?

Bu yazının başındaki aydının rolünün bütünü kurtaracak çözümler üretmek olmaması gerektiği meselesine gerek dönecek olursak, benim savunduğum tam tersi: Aydının rolü bütünü kurtaracak veya yeni bütünler kuracak, kurgulayacak çözümler üretmek olmalı ve hatta aydın, bunu yaptığı sürece aydındır. Aydın bunu bir ekip çalışmasına dönüştürebilir ve günümüzde bu yönde bir eğilim var ama her aydın kafasının bir yanında bir bütünle ilgili kaygılar taşır, bunları çözmek için çözümler üretir, üretmeye çalışır.

Bütünlerle uğraşmanın olanaksızlığına katılıyorum. Böyle bir şey hiçbir şekilde mümkün değil. Uğraşılan bütün her zaman seçilmiş ve muhayyel bir bütündür; her zaman bütünü sorgulayan veya bütünün görmek istemediği, arka plana attığı veya sesini duyuramayan, öyküsünü anlatamayan parçalar vardır ama bu, bir bütünle uğraşıldığı sonucunu değiştirmiyor. Önemli olan, uğraşanın bir bütünle uğraştığını kabul etmesi. Ve sesini duyuramayan, öyküsünü anlatamayan grupların sözcülüğünü yapmakta olan aydın bile bir parça bağlamında değil, bir bütün bağlamında çabalamaktadır. Sesini duyuramamamın ve bunun için mücadele etmenin kendisi bir bütünle uğraşma çabası değil mi? Neden sesimizi duyurmaya çalışalım, eğer bir bütünle uğraşmıyorsak? Sesimi duyurarak yaşama isteğinin kendisi hem bir bütünün parçası olmanın hem de yerelin dışına çıkmak istemenin ta kendisi değil mi?Sesini duyurma söyleminin kendisi ne tür bir yaklaşımın ve dünyanın ürünü? Tarih, bütünle uğraşmayan aydını kaydetmemiştir. Edemez, çünkü tarihin parçası olmak için bütünle uğraşmak gerekmektedir; tarih, bütünle uğraşmanın farklı bir alanıdır.

Aydının rolünün biran için bütünü kurtaracak çözümler üretmek olmadığını düşünelim. Peki, o zaman nedir bu rol? Kimin aydınından bahsediyoruz? Nasıl bir aydın bu? Medeniyet denen oluşumun, yaşam tarzının aydını değil mi düşündüğümüz? Şu anda Türkiye’de, Avrupa’da ve dünyada hangi aydın bütünle uğraşmıyor, bütünü daha iyi düzenleyecek çözümler üretmeye çalışmıyor veya daha iyi bütünler hayal etmiyor? Toplumsal bir varlık, toplumsal bir hayvan olarak insanın bütünü kurtarmaya çalışmaması, bununla uğraşmaması biyolojik olarak nasıl mümkün olabilir? Farklı bütün anlayışları tanımlayabiliriz ama bütünle uğraşmamak, bütünü kurtarmaya çabalamamak insanın bir özelliği değil; bu özelliğin edinilmesi gerekiyor. Aydınsa, bu tür bir özelliği edinmede en az başarılı olan insan tipidir; zaten aydın, bu yüzden aydındır.

2 yorum:

erosunmutfagi dedi ki...

Aydın, ancak Yol'da olandır... Ve parça, bütünden ayrı hareket edebilir mi?
selamlar
aysegul denizci

erosunmutfagi dedi ki...

Parça, bütünden ayrı hareket edebilir mi?
Aydın; yol'da olandır. değil mi?
bütün hologramiktir. kortex ise yalnızca lineer algılayabilir. Bu durumda aydın; daha fazla kesitte yol alandır.
saygılarımla
ayşegül denizci