29 Haziran 2007 Cuma

29 Haziran Bach'tan Sonra

Son 3-4 yıldır, aslında epistemoloji problemleri ile hiç ilgilenmemekle birlikte, ısrarla fizikle matematik arasındaki ilişki sorununa dönerken, aslında neyi düşünmeye çalışıyorum?

Bu akşam, oldukça yorgun ve nasıl adlandıracağımı bilemediğim bir ruh hali içinde olduğum bir sırada aklıma şöyle bir cümle geldi (rastgele, öylesine değil, aslında bunu, yani neyi düşünmeye çalıştığımı düşünüyordum): “Bach’ın müziğinde ifadesini bulmayan (ama hayattan yine de tanıdığımız, işaret edebileceğimiz, yaşadığımızı bildiğimiz) bir neşenin izini sürmeye, onu düşünmeye çalışıyorum.” (Zelenka’nın müziğinin beni o kadar sarsması, o kadar ki, hâlâ ona geri dön/e)memiş olmam, onu dinlemekten imtina etmem, belki bu yüzdendir.)

Bunu söylerken, düşünürken aslında Bach’a bir yerde (nerede? öznellik, yaşantı, fenomenoloji alanında mı?) epistemolojide Newton’un tuttuğu (tutmuş olduğu) yere benzer bir yer, bir rol mü atfetmiş oluyorum? Yaşanabilecek her şey, bütün yaşantı olanakları, (yaşantıyı ve müziği yeterince dikkatli dinlediğimiz takdirde) ifadesini (anlamını? sesini? kalıbını?) Bach’ta bulabilir. Tarihin sonu iddiasının müzikal karşılığı Bach’tır. Bu mu, kendisine karşı düşünmeye çalıştığım sav...?

Matematikle fizik arasındaki o “küçük açı”nın –mükemmel olarak işittiğimiz aralıkların, her zaman matematiksel olarak mükemmel olmamaları (Pythagoras’ın hesaplarmaları ile Samos’taki kazılan kanalın iki ucu arasındaki küçük fark)– işte, modern dünyanın anlamladırma olanaklarını aşan, onların dışına taşan o neşe olanağının kaynağı olduğunu (daha doğrusu, olabileceğini) düşünüyor, böyle düşünüldüğü takdirde nereye kadar gidilebileceğini görmek istiyorum – sanki...

Tabii, denebilir ki (hatta denmeli ki) Bach’ın müziğinin kendisinin kaynaklarından biri de, tam da o açı, “wohltemperiert”le “equal temperament” arasındaki farktır. Ama şimdilik bu kadar “itiraf” yeter... Kendi cehaletim bir yana, araçların kendisi de kaba saba geliyor (Bach’ın müziği değil tabii, ondan da matematikten de bahsetmek için kullandığımız kelimeler falan...)

Ama tabii, kaba saba da olsa araç-gereçten tamamen yoksun değiliz; örneğin romantikler de aynı olanağın önünde eşiniyorlardı.

2 yorum:

erbil balta dedi ki...

Bach dinlerken ruh haline,bachdan yana duyduklarına katılıyorum, iyi bir müziği var..mesela Cello Suit tek kelimeyle,olağanüstü.Şimdi dinliycem :

erbil balta dedi ki...

okyanusu dinliyorum ordan biliyorum :