1 Aralık 2006 Cuma

Mağara Sanatı



Mağara resimlerinin tarihi -40 bine kadar uzanmakla birlikte en görkemli dönemleri “Magdalenian” denen döneme ait. Demek ki, mağara resimlerini yapanların Homo sapiens oldukları Magdelenian sanatının ise bizimle türdeş olan ve Cro-magnon insanı olarak da bilinen Homo sapiens sapiens olduğu kesin gibi. Bu güne kadar yalnızca Avrupa’da duvar resimleri içeren 277 tarih-öncesi mağara bulunmuş. Afrika’dakilerin sayısının ise 1 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Ancak bu mağara resimleri son derece kırılgan, hemen yok olabilecek ürünler. Örneğin I. Dünya Savaşı sırasında kaşfedilen Pireneler’dekiBedeilhac’taki, olağanüstü diye nitelenen resimlerin mağaranın açılışından sonraki 6 ay içinde tamamen yok olduğu bildiriliyor. Afrika’daki mağara sanatı ise tamamen yokolmanın eşiğinde; bu yüzden son yıllarda kıtada son derece telaşlı bir kazı ve koruma faaliyeti sürdürülüyor.


Geyik Şaman




Daha önceki seminerlerde mağara resimlerinin dinsel bir nitelik taşımadığı yönündeki iddialara değinmiştim. Bu iddialara verilebilecek en belirleyici karşı örneklerden biri Les Trois Freres mağarasında bulunan yandaki resim… Bir insan-hayvan (geyik) kırmasını andıran 75 sm uzunluğundaki bu çizim, göz hizasında yer alan çeşitli hayvan figürlerinin epey yukarısına çizilmiş. Yorumcular söz konusu figürün bir tür “şaman”ı temsil ettiği konusunda genellikle hemfikir.




Maabet Duvarı






Diğer Şamanlar

Bir önceki resimde bir “bizon şaman”ın resmedildiğini gördük… Burada ise bir “aslan şaman” yanında ise bir “ayı şaman” görüyoruz…






Mağara Sanatı
Eskizler


Mağara resimlerinde insanlara kıyasla hayvan çizimleri çok daha fazla sayıda… Ancak tarih-öncesi insanların tanıdığı bütün hayvanlar aynı sıklıkta çizilmemiş. En sık rastlanan hayvanlar, ayı (en eski kemikler de ayılara ait) çeşitli bizon ve öküz türleri, aslan ve at... İlginçtir, sık olarak avlandıklarını bildiğimiz halde, geyik ve mamut çizimlerine çok daha az rastlanıyor.



Les Trois Freres mağarasında bulunan bir bizon kazıması… Bu örneği bulduğum sayfanın sahibi, söz konusu “kazıma”nın (engraving), bir duvarı resmi için bir taslak olabileceğini düşünüyor.



Yontular, Kabartmalar






Mağara kabartma ve yontularından örnekler… En üstteki dizide, birincisi kum taşına bir kabartma, ikincisi geyik boynuzundan bir yontu, üçüncüsü ise kireç taşına bir kabartma; üçüncü kabartmanın ortasında sanatçının ayak izlerini görmek mümkün.

Bir çok gerçekçi resmedilmiş figürün aynı zamanda anlamı hala spekülasyon konusu olan geometrik desenlerle süslenmiş olduğunu görüyoruz.





Asa



Fransa’da Mas d’Azil’de bulunmuş, Ren geyiği boynuzundan yapılma bir “asa” ya da değnek… Resimden ne kadar okunabiliyor bilemiyorum ama asanın üzerine üç at başı oyulmuş… Biri, cinsiyeti belirlenemeyen bir tay, bir yetişkin at, bir de derisi yüzülmüş bir at kafatası…

Bu atlar hayat çevrimine dair simgesel bir anlam mı taşıyordu? Asanın kendisi şamanistik törenlerde kullanılan araçlardan biri miydi? Ancak tahmin yürütebiliyoruz.


Hayvanlar- At ve Gergedan



Taş çağı insanlarının tanıdıkları at, bugün bildiğimiz at değil, “przevalski” atı ya da Çin atı diye bilinen bir tür. İsmini 1881’de Moğolistan’da gezen bir seyyahın bu türün örneklerinden oluşan küçük bir sürüye rastlamış olmasından alıyor.



Lascaux mağarasından bir gergedan silueti. Tarih öncesi gergedan “tüylü gergedan” diye de anılıyor.



Avustralya






















Genellikle Kaya sanatı örneklerinde kadın betimlerine pek rastlanmadığını söylemiştim. Kuzeybatı Avustralya’nın Kimberley bölgesinde bulunan örnekler çeşitli bakımlardan bir istisna oluşturabilir.






“Cupule”



Mağara sanatının yegane örnekleri, zannedilebileceğinin aksine, figüratif örnekler değil… En az onlar kadar eski olan bir başka biçim araştırmacıların “cupule” diye adlandırdıkları, taş üzerine kasıtlı olarak açılmış ve genellikle çapı 5 sm olan delikler… “Cupule”leri gerek şekilleri, gerek boyutları itibariyle, hem doğal oyuklardan hem, besin ya da boya malzemeleri saklamak için açılmış daha “işlevsel oyuklardan ayırt etmek mümkün (işlevsel oyukların çapları 8 ila 30 sm arasında değişiyor).

Ayrıca depolama amacıyla açılmış işlevsel oyuklar neredeyse her zaman yatay yüzeylerin üzerine açılırken “cupule”ler, genellikle dikey taşlar üzerine açılmış. Bu sayfada gördüğünüz örnek Namibya’nın Twyfelfontein sitesinden. Bu sitedeki “figüratif” (ya da “ikonik”) desenlerin en az -10 bin yıllık olduğu, “cupule”lerin ise daha da eski bir tarihe uzandığı tahmin ediliyor.“Cupule”lerin ne amaçla açıldıkları tartışma konusu ama şu anekdot aydınlatıcı olabilir:

10 yıldır Hawai’de “cupule”ler üzerine araştırma yapan Dr. Georgia Lee, araştırmalarına yağmur mevsiminden ötürü ara verdikten sonra döndüğünde kaya yüzeyinde daha önce görmediği 3 “cupule” görmüş. Bir sahtekarlıktan şüphelenen araştırmacı bu konuda yerel kabile şefini yüzlediğinde, yokluğunda 3 yeni doğum olduğunu ve annelerin her birinin yenidoğanın göbek bağını taşa gömerek bir Ana Tanrıça ibadetini yerine getirdiklerini öğrenmiş.



Diğer yandan “cupule”lerin figüratif desenler için birer malzeme olarak, özellikle de yukarıdaki çizimde görüldüğü gibi göz niyetine kullanıldığı örneklere de rastlıyoruz.


Oyuklar

Ancak oyukların figüratif çizimlerle iç içe kullanılmasının en yaygın biçimlerinden biri, daha önceden açılmış bir “cupule”in bereket ya da cinsellik çağrıştıracak şekilde çizilen (kazılan) figürün bir yerine yerleştirilmesi. Sağ alttaki timsah figüründe olduğu gibi…




Tarihöncesi Priapos










Araştırmacılar yandaki resmin sol altında zorlukla da olsa seçebileceğiniz “desen”i “fallus tasarımı” diye adlandırıyorlar. Bu örnek bugünkü Namibya’daki Twyfelfontein sitesinde bulunmuş.


Sahra Sanatı



Libya’daki Messak sitesinde bir mamut çizimi… Daha eski mağara sanatı örneklerinden farklı olarak burada açık havada bırakılmış bir çizim (ya da “kazım- engraving” ile karşı karşıyayız. Bu örneklerin son Buz çağını izleyen nemli döneme ait olduğu sanılıyor (verilen en eski tarih -9000 yıl).




Çad’ın Ennedi bölgesinden br figür. Byük bir olasıkla -5-6 bin yıllık olmasına yani Avrupa’nın duvar resimlerinden 20 küsur bin yıl daha geç olmasına rağmen “çöp adam” üslubu korunuyor.

0 yorum: