Yunan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mayıs 2010 Pazar

Eski Yunan'da Kurban

From the Hellenistic period onwards, says Nilsson, individualism
replaced patriotism:62 religion was a personal, not a civic, matter,63
since Greek cities were lost in the wider context of the Hellenistic
kingdoms and the Roman Empire.64 The educated turned to phil-
osophy, and the great mass of people to superstition, mysteries, and
foreign cults. From the Greek cults, only those of Asklepios and
Hecate retained great popularity. p 22

‘...a fire-bearer went round the altars, probably to burn incense (any other sacrifice is
hardly thinkable).’74 Nilsson bases his argument on this mutilated
inscription in order to restore the sequence of a ritual not based on
animal sacriWce. This ritual ‘impressed people and seemed to them to
be a more appropriate veneration of the gods than animal sacriWce
which took place but rarely and at irregular intervals’.75 So, in
Nilsson’s view, Greeks showed an increasing lack of interest in animal
sacriWce, because they began to realize that this practice was inappro-
priate to worship, and favoured other cultic forms instead. p 24.

Among modern scholars, only R. Lane Fox has challenged Nilsson’s
view on the decline of animal sacrificial cult.78 He has insisted on the
fact that bloodless cult was not a new way of worship, starting in the
Hellenistic period. He has correctly advocated the view in favour of
which this book argues, namely that whenever animal sacriWce was
not oVered, this was due more to Wnancial reasons than to moral
hesitation. Unfortunately, his point is not accompanied by references
proving it: ‘The bloodless alternative to sacrifice owed something to
ease and economy, but nothing to growing scruples about shedding
animals’ blood. When pagans could pay for it, they did, and the
scruples of a few philosophers made no impact.” p 24-5.

Animal Sacrifice in Ancient Greek
Religion, Judaism,
and Christianity,100 bc–ad 200
MARIA-ZOE PETROPOULOU
OUP 2008

0 yorum:

21 Şubat 2007 Çarşamba

Mitolojiye Giriş Kaynaklar

Bu iş böyle olmayacak. Yeni bir şeyler yazmak, ‘günlüğe’ yeni bir şeyler eklemek için, ille de daha önce tatildeyken yazmış olduklarımı girmiş olmayı beklemek, olsa olsa, bir şeyler yazmayı bir kere daha ertelemek için bir bahane oluyor. Zaten hepsi hepsi, iki not kaldı galiba girmediğim, biri Scott Walker ve kardeşlik, biri Menotti üzerine. Onları da artık vakit bulduğumda girerim.

Geçen hafta, biraz başkaları bıraktığından üstüme kaldığı için bir Sanat Tarihi dersi vermeye başladım. Beklediğimden çok daha iyi geçiyor, ben de çok daha fazla zevk alıyorum.Belki şu ara uğraştım diğer işlerle kıyaslandığında daha iddiasız olduğundan, bildiğim konular hakkında, beni tehdit etmeyen bir grup karşısında sakin sakin konuşma imkânını bulduğumdan. Her neyse, buraya hiç değilse, ders için çıkardığım notları kaydedebilirim. Bu notlar yalnızca 12 (ya da 13) Olymposlu’nun birer ‘vesikalık’ resmi ile tanıtıcı birkaç cümleden ibaret olsa. Daha çok güdük gerçi ama zaman içinde ya buraya döner sayfayı yenilerim, ya da konuyu derinleştiren yeni sayfalar eklerim.

Mitolojiye Giriş Kaynaklar

Yunan mitolojisi hakkında temel, sistematik kaynaklarımız, Hesiodos’un Theogony’si ile Apolllodorus’un Bibliotheke’si... Ayrıca tabii “Homerik” diye anılan ilahîlerde, tragedyalarda, örneğin Pausanias’ın Yunanistan’ın Betimi’nde ve diğer nice kaynakta mitolojiye dair sayısız öykü ve farklı ipuçları bulmak mümkün.

Theogony’nin Türkçe’de Sabahattin Eyüboğlu ve Azra Erhat tarafından yapılmış çok güzel bir çevirisi var. Şimdi yanımda değil ama hatırladığım kadarıyla Türk Tarih Kurumu’ndan çıkmıştı; her zaman bulunmayabiliyor.

Bibliotheke bildiğim kadarıyla Türkçe’ye çevrilmedi. Aslında -2. yy’da yaşamış Apollodorus’a ai olmadığını, ondan en az 200 yıl sonra yazılmış olması gerektiğini bu notları hazırlarken öğrendim.

Notları yazarken, bu kaynakları taramadım; daha ziyade, ilgili kaynaklara göndermelerin bulunduğu çok yararlı bir derleme içeren www.theoi.com sitesinden yararlandım.

Zeus

Tahminimce, zaman içinde Olymposlular’ın nasıl resmedildikleri değilse de, ikonografileri –onları ayırdetmemizi sağlayan görsel alamet-i farikalar– neredeyse hiç değişmiyorlar. Bu konuda, İsa’dan kesinlikle ama havarilerden bile daha istikrarlı olduklarını sanıyorum ama bunun araştırılması gerekir.

- 460’lardan kalma siyah sermaik vazolardan birindeki bu Zeus tarihi boyunca hiç değişmeyecek simgelerinden ikisi ile birlikte görülüyor: Yıldırım ve kartal. Şimdiye kadar sakalsız bir Zeus imgesine de rastlamadığımı belirteyim.

Titanlar’la savaşın sonunda gökyüzünün Zeus’a kaldığı, herhalde sonradan (belki polislerin kimi uygulamalarıyla tutarlı kılınmak için) sonradan yapılmış bir yorum olmalı.

Poseidon

Denizlerin ve genel olarak bütün suların, sellerin, aynı zamanda depremlerin ve atların tanrısı... Zeus’un kardeşi...

En çok Odysseus’un evine dönmesine muhalefet etmesiyle bilinir.

Eşleri (baştan çıkarttıkları, tecavüz ettikleri) arasında en ünlüsü, herhalde Gorgon kızkardeşlerin ölümlü olanı, Medusa’dır.

Roma mitolojisine Neptün olarak intikal etmiştir.

Hades


Ölüm Tanrısı olarak kaçınılan bir tanrıydı; ona sunulan kurbanlar, yakılmaz, kanları bir çukura akıtılırdı. Ama diğer yandan, hasadın tanrıçası Demeter’in kızı Persephone ile evli olmasının da işaret ettiği gibi yeraltı tanrısı olarak bereketin ve yeraltı zenginliklerin, dolayısıyla servetin de tanrısıydı.

Hestia

Ocak ve ocak ateşi ve giderek “iffet” tanrıçası... Genellikle bir başörtüsü ya da peçe ile resmedilir. Athena ve Artemis’le birlikte Olympos’un üç bakire tanrıçasından biridir. Yunan geleneğinde çok önemli bir yer tutmamakla birlikte, Vesta adı altında Romalılar için çok merkezi bir rol oynamıştır. Yandaki heykel de Roma dönemine aittir (orijinali Roma’da Villa Albani’de).

www.theoi.com kaynak vermeden, Dionysios Olympos’a geldiğinde Hestia’nın yerini ona bıraktığını belirtiyor.

Hera



Zeus’un “resmi” eşi. Kimi kaynaklarda, onun ikizi olarak da tanımlanırken, kimi kaynaklar da Kronos’un en büyük kızı diye niteler. Tanrı(ça)lar’ın en Yunanlısı. Herodotus, onun Yunanistan’a Mısır’dan gelmemiş olan tek tanrıça olduğunu söyler.

Ayırdedici biçimsel özellikleri, elinde tuttuğu asa ve Zeus’un onu baştan çıkarırken biçimine büründüğü kumru kuşudur.

Demeter

Bereket Tanrıçası.. Zeus, Poseidon, Hades, Hera ve Hestia gibi o da Kronos’la Rhea’nın kızı. Zeus’tan olan kızı Persephone Hades tarafından kaçırılıp “Cehennem Kraliçesi” olur.

Zeus’un Çocukları: Ares ve Hephaestos


Hernekadar Zeus ve Hera evli bir çiftlerse de, Zeus’un sayısız çocuğuna karşılık Hera’nın yalnızca iki oğlu vardır. Bunlardan da Hefaistos’u, Zeus’a öfkelendiği bir sırada, onunla sevişmeden, kendi kendine doğurmuştur. Diğeri ise Zeus’tan olma oğlu Ares’tir. Yukarıda, solda elinde alameti farikaları, çekici ve maşasıyla, bir eşek sırtında, zanaatkarların tanrısı Hefaistos. Sağda ise savaş tanrısı Ares. Ares’in onu görsel olarak ayırdetmemizi mümkün kılan vasıfları olmadığından herhangi bir savaşçı resminin onu resmedip resmetmediğini kestirmek her zaman mümkün olmaz.

Zeus’un Çocukları: Apollon ve Artemis



Kadından Doğmayan Tanrıça: Athena

Hesiodos’a göre Zeus’un ilk karısı olan Metis, Zeus’un önce bir kızı, sonra bir oğlu olacağı, oğlunun da onun egemenliğine son vereceği kehanetinde bulunmuştu. Bunun üzerine, ölçülük, sağduyu ve hatta bilgelik tanrıçası Metis hamile kalınca Zeus, kimi kaynaklara göre Uranus ve Gaia’nın öğütleri uyarınca onu yuttu. Ancak vakterdiğinde başı çatlar gibi ağrımaya başlayan Zeus, Hephaistos’u çağırarak, özel baltasıyla başınıyarmasını istedi. Yarılan kafadan, tamamen yetişkin ve zırhlar içinde Athena doğdu.

Yukarıda karşılaştırmayı, özellikle Yunan heykellerinin orjinal hallerinin renkli (boyanmış) olduklarını hatırlatmak için verdim. http://mandarb.net/virtual_gallery/journal.shtml

Zeus’un Çocukları: Hermes


Zeus’la Titanlar’dan dünyayı taşıyan Atlas’ın kızı Maya’nın oğlu... Her türden hareketin, taşımanın, dolayısıyla çobanların, hırsızların, çevirmenlerin, yorumcuların tanrısı...

Derste Praxiteles’in yandaki heykelinin Apollon değil de Hermes olduğunu nasıl anladığımıza dair güzel bir soru sorulmuştu. (Hermes’in ayaklarında genellikle görülen kanatlı sandallar burada yok.) Yanındaki klüçük Dionysios figürü en önemli ipuçlarından biri... Tamamen gündüzle, ışıkla, aydınlıkla (akılcılıkla) ilişkili olan Apollon’dan farklı olarak Hermes, gerek Dionysios’la ilişkisinden ötürü, gerek ruhları bu dünyadan öte dünyaya taşıyan tanrı olması dolayısıyla Hades’le ilişkisinden ötürü, ruhun, dünyanın karanlık yanlarına daha akraba bir tanrıdır.

Zeus’un Çocukları: Dionysios


1 yorum: